Eğitim Gemisi Yol Alıyor Mu?


  

Eğitim, “istendik davranışları kazandırma süreci” olarak tanımlanır. Acaba, “istendik davranışları kazandırma süreci”, ülkemizde “edilgen birey yaratma süreci” olarak mı algılanıyor? Bu tanıma bakarak doğumdan başlayarak eğitim sayesinde istediğiniz bireyi yaratabilirsiniz. Bu birey “savaşcı” bir kişiliğe sahip olacağı gibi, “hümanist” bir birey de olabilir.

   Eğitimin bu kadar etkili bir süreç olduğunu düşünürsek, “iktidarların, neden eğitimi kendi ideolojilerine göre yönlendirmek istediklerini” anlamak mümkündür. İşin garip tarafı, her iktidar kendi eğitim ideolojisiyle, kendi bireylerini yaratmaya çabaladığı için, aslında kültür çatışmasının da mimarı olmaktadırlar. İktidarların kendi dönemleri içindeki bu tavırları, kuşaklar arasında uçurumlar yaratıyor. Bu şekilde farklı ideolojilerle yetişen gençlik, kendilerine zıt fikirleri anlayamamaktadır. Farklı düşünceye hoşgörü geliştirmek yerine, onlara önyargıyla yaklaşmaktadırlar. Burada Einstein’in bir sözünü anımsamak gerekir : “Önyargıları kırmak atomu parçalamaktan daha zordur”.

  Bugünkü sosyal çatışmaların, gençliğin uzlaşma geleneğine sahip olmayışının, belki de en büyük nedeni siyasetin eğitim üzerindeki gölgesidir. Gençler değişmek, uzlaşmak istese de bilinçaltında yatan ideolojilerin esiri olmaktan kurtulamıyorlar. Bir noktaya saplanıp, sürekli aynı yönde fikir beyân etme eğiliminde kalıyorlar. Bu durum bireyi önceden programlanmış bir robot yapıyor adetâ.

   İkinci bir çatışma süreci ise, özellikle çevre değiştiren bireyin yeni duruma uyum sağlamasında ortaya çıkıyor. Örneğin, üniversite yıllarında yetiştiği çevreden çok farklı bir ortama giren birey, o güne kadar benimsediği görüşleri sorgular hale geliyor. Bu durumda, geçmiş yörüngesinden sıyrılma konusunda çatışmaya düşüyor. “Bugüne kadar öğrendiklerim bir hiç mi?” sorusuyla karşı karşıya gelebiliyor. Ülkemizin, eğitimi “hümanist” temelli ele almayışının, bugün en çok hissedilen sonucu “kutuplaşmaya” eğilimli gençler yaratmasıdır. Artık gençler, “tartışma” kavramını “kavga etme” şeklinde algılıyor. Çünkü, onlara aktarılan bilgiler bu sonucu doğuruyor. Daha küçük yaşlardan model aldıkları kişiler de bu yönlerinin gelişmesine yardımcı oluyor.

  Siyasal erklerin, eğitim sistemindeki çarpıklığın sorumluluğunu “geçmiş iktidarlara yükleme” geleneği sürüp gidiyor. Bu durum, “çözüm yaratamayan zihniyetin çeşitli bahanelerle gerçeklerden kaçış yoludur.” Önemli olan, ülkenin ihtiyacını, insan profilini dikkate alarak, arz-talep dengesine göre bireyler yetiştirmektir. Kısa vadeli çözümlerle eğitim süreci yürütülmüyor. Bu tür uygulamalar, ülke geleceğini ötelemekten başka bir sonuç yaratmıyor. Bugün yapılan “kirleri halı altına süpürmekten başka bir şey değil.” Sonuç olarak, ülke geleceğinin siyasî ideolojilerden bağımsız, köklü bir eğitim süreciyle şekillendirilebileceği gerçeği yok sayılmamalıdır. Bu açıdan bir an önce bilimsel düzeyde, hümanist anlayışla, yeni bir eğitim sistemi oluşturulmalı, bu sistem tüm iktidarlar tarafından daimî olarak desteklenmelidir.

   Kısacası eğitim işi biraz olsun “siyaset üstü” düşünülerek yapılmalıdır. Bu ülkenin uzun vadeli bir kalkınma programı bile yok. Eğitim sistemi yaz-boz tahtasına dönmüş. Başlatılan projeler bile gibi yarıda kesilebiliyor. Bazı projeler iyi olsa bile sadece eski iktidarın ürünü olduğu için rafa kaldırılabiliyor. Sonuçtan etkilenen her zaman ülkenin gençleri oluyor. Mitinglerde, medya önünde sürekli dillendirilen cümleler klasikleşti : “Türkiye genç, dinamik nüfusa sahip bir ülkedir ve gençlerimiz geleceğimizdir.” Bu söylem dillere pelesenk oldu artık. Gençlere bu kadar güvenen yönetimler ne yaptılar bu gençler için? Bu ülkenin kısa sürede kalkınmasını istiyorsak, iyi bir eğitim sistemi yaratmalıyız.

   Eğitim gemisi alarm veriyor! Umarım bu gemi batmadan, bu büyük okyanusta rotasını bulur.

  Üzeyir KADIOĞLU
www.uzeyirhoca.net 


2 yorum:

  1. söyledikleriniz de haklı olabilirsiniz ama çözüm eğitim sistemini değiştermekle bitmiyor ki. hani hep derler ya küçükler büyüklerini örnek alırlar diye durum aynen budur. baştakiler ne yaparlarsa halkta onu yapıyor. düşünce özgürlüğü deniyor ama özgürlük yok varsa benim haberim yok. birisi düşüncesini belitriyor diğeri küfürü, hakareti basıyor. buada en yemel nokta bence ailedemn başlıyor. b ailenin nasıl bir evlat yetiştirdiğinden. sen iyi bir evlat yetiştirdiysen, gerisinden korkman için bir neden yok iş önce o evladı aile içinde yetiştirmeli. eğitim ikinci sırada yer alıyor.

    YanıtlaSil
  2. felsefenin ders satlerine göz diken bir iktidar

    hocam insancıl anlayıştan bahsetmişsiniz bu zihniyetten bunu beklemeyin çünkü bu parti artık işi felsefe öğretmenlerinii kasıtlı olarak atamamaya kadar getirmişlerdir ama ben söyleyeyim bu eğitim gemisi batacaktır. artık artık yeni gemi yapma zamanı gelmiştir bunlar korsan ya gemiyi terk edecekler yada o geminin insanlarıyla barışık yaşamya çalışacaklar yada çatışıp bu geminin batışını birlikte seyredeceğiz.

    YanıtlaSil

EĞİTİM İŞ İLANLARI

Sayfayı Paylaş