Abbas Güçlü: Öğretmen Yetiştirme ve Atamalar

Eğitim sisteminin en önemli mihenk taşının öğretmen olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir ülkede öğretmenlerin düzeyi ve moral değerleri ne kadar yüksekse, eğitimin kalitesi de o kadar yüksektir.
Türk eğitim sisteminin en büyük baş ağrısı ise maalesef öğretmen yetiştirme sistemidir. Osmanlı’dan muallim mektepleri ile gelen, Köy Enstitüleri ile şekillenen, eğitim enstitüsü ve öğretmen okullarıyla farkındalık yaratan öğretmen yetiştirme sistemimiz, YÖK’le birlikte her türlü değerinden uzaklaştırıldı. Özellikle de idealizmden.
Bir ara öylesine sıradanlaştırıldı ki, “Hiçbir şey olamıyorsan, öğretmen ol” noktasına getirildi. Ve daha da vahimi, veterinerinden ziraatçısına, mühendisinden avukatına kadar ne kadar işsiz ya da bu kutsal mesleğe gönül verdiğini sonradan anlayan varsa sınıfları doldurdu.
Şu anda onlarca çeşit fakülteden mezun öğretmen var. O yetmiyormuş gibi, kadrolu, kadrosuz, sözleşmeli, ücretli, uzman, usta, stajyer diye parçalandıkça parçalandı.
Yan yana iki sınıfta ders veren öğretmenlerin sadece statüleri değil, maaşları arasındaki makas da açıldıkça açıldı.
“Atandık, öğrencimize kavuştuk” diye sevinenler böylesine paramparça iken, yıllardır atama bekleyen öğretmenlerin hali daha da içler acısı.
Üç beş yıldır hatta daha uzun yıllardır atama bekleyen yüz binlerce öğretmen var. İçlerinde Kamu Personeli Yerleştirme Sınavı KPSS’de Türkiye birincisi olduğu halde atanamayanlar bile oldu. Çünkü o branşta hiç öğretmen alınmadı.
ÖSS’de dereceye girip, eğitim fakültesini yine birincilikle bitirip yıllardır atama bekleyen öğretmenlerde artık ne meslek aşkı kaldı ne de devlete güven. Oysa onların öylesine büyük hayalleri vardı ki!..
Yerle bir edense, içinde bulunduğumuz bu çarpık sistem oldu.
Pek çok alanda bir devlet politikamızın olmaması belki su kaldırabilir. Ama eğer ciddi bir öğretmen yetiştirme ve öğretmen atama sisteminiz yoksa, çağdaş bir eğitim sisteminizden söz edemezsiniz.
Ve eğer ulusal ve manevi değerlerinize sahip çağdaş bir eğitim sisteminiz de yoksa, ülke olarak güçlü bir gelecek için beklenti içerisinde olamazsınız. Olsanız da hayal kırıklıklarından kurtulamazsınız.
Eğer bir ülkede öğretmen mutsuzsa, öğrenci ve veli de mutsuzdur. Veli ve öğrencinin mutsuz olduğu ülkede ise genelin mutlu olmasını beklemek ise en basit tabiriyle aymazlıktır.
Ülkemizdeki öğrenci, veli ve öğretim elemanlarının sayısı 50 milyonun üzerinde. Yani nüfusun üçte ikisi eğitimle doğrudan iç içe ve bu 50 milyonun mutluluğu, doğrudan öğretmenlerin mutluluğuna endeksli.
İşte bu yüzden, öğretmen yetiştirme ve öğretmen atama politikalarının en kısa zamanda gözden geçirilmesi gerekiyor.
Ama bu görev, sadece YÖK ya da MEB’e bırakılmayacak kadar önemli. Örneğin son dönemde yaşanan atama krizinin sorumlusu MEB değil, Maliye Bakanlığı. Maliye, kadro vermediği için, MEB atanamayan öğretmenlerin hedefi haline geliyor. Oysa onlar en masum olanı.
Ücretli ve sözleşmeli gibi devleti taşeronluğa zorlayan yöntemlerin sorumlusu da yine MEB değil Maliye.
Keşke mevcut sözleşmeli öğretmenlerin tümü bir anda kadroya alınsa da, bundan sonra alınacak her öğretmen Bakan Çubukçu’nun dediği gibi doğrudan kadroya girse. Ama yine karşımıza Maliye çıkıyor. 70 bin sözleşmeliyi bir anda değil, 5 yıl içinde eriteceğini söylüyor. Bu da kaosu beraberinde getiriyor.
Atamalarda ise en büyük handikap, öğretmenlere kendi branşlarına değil de farklı branşlara yönelik soruların sorulduğu KPSS. Müzik öğretmenine matematik sorulur mu? Soruluyor. Önce bu saçmalıktan vazgeçilmeli, herkese kendi branşıyla ilgili sorular sorulmalı ve asgari bir taban puanı, yani yeterlilik puanı istenmelidir. Şimdi olduğu gibi KPSS’den 80 üzeri alanlar atanamazken, 50 puan altında alanların atanması, adalet duygusunun da körelmesine neden oluyor.
Bu konudaki en önemli ayrıntılardan biri, yeni atanan öğretmenlerin önce kırsal bölgelere değil, deneyim kazanacakları merkezi okullara atanmaları...
Ve yeri gelmişken, haziran ataması marta çekilmeli ve boşalan kadrolara da sözleşmeli öğretmen alınmalıdır...
Özetin özeti: Ne olur öğretmenlerimize sahip çıkalım. Onları unutmayalım ve sorunlarını çözelim. Daha sırada çocuklarınız, torunlarınız var!..

Abbas Güçlü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

EĞİTİM İŞ İLANLARI

Sayfayı Paylaş