
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Antalya Şubesince hazırlanan raporda, ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısında İstanbul´un, Güneydoğu Anadolu Bölgesinden bile kötü durumda olduğu belirtildi.
Eğitim-Sen tarafından Milli Eğitim Bakanlığı verileri baz alınarak derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının da değerlendirildiği rapora göre, Türkiye´de ilköğretimde derslik başına ortalama 32, öğretmen başına 22 öğrenci, ortaöğretimde derslik başına 33, öğretmen başına 18 öğrenci düştüğü kaydedildi. Raporda, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının en fazla olduğu bölge, Güneydoğu Anadolu Bölgesi olarak açıklandı. Bu bölgede ilköğretimde derslik başına 44, öğretmen başına 28 öğrencinin düştüğü, orta öğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısının 44, öğretmen başına öğrenci sayısının ise 25 olduğu bildirildi. Raporda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi´nde olmamasına rağmen Türkiye´nin en kalabalık şehri olan İstanbul´da da benzeri bir durum yaşandığına dikkat çekildi. Raporda, İstanbul´da ilköğretimde derslik başına 46, öğretmen başına 28, ortaöğretimde ise derslik başına 40, öğretmen başına 21 öğrenci düştüğü belirtildi. Raporda, 2002–2003 yılında 35 bin 133 olan okul sayısının 2009–2010 yılında 33 bin 310´a gerilediğine de dikkat çekildi. Raporda, bu azalmanın köylerde birleştirilmiş sınıf uygulamasının yaygınlaştırılması, yatılı ilköğretim bölge okulu sistemi ve taşımalı eğitim uygulamasının artmasının etkili olduğu belirtilerek, 2002 yılından bu yana ilköğretimde okuyan öğrenci sayısı artmış olmasına rağmen, öğretmen, okul ve derslik sayısının bu artışa paralel olarak artmadığı görülmektedir denildi. Raporda Türkiye´de eğitim çalışanlarının aldıkları maaş, diğer ülkelerdeki meslektaşlarının aldıklarıyla da karşılaştırıldı. OECD verileri baz alınan raporda, ilköğretim başlangıç maaşından en üst dereceye kadar öğretmen maaşlarının en yüksek olduğu ülkenin Almanya olduğu kaydedildi. Almanya´da en düşük derece öğretmen maaşının yıllık 43 bin 387 dolar olduğunun belirtildiği raporda, en düşük öğretmen maaşı veren OECD ülkesinin ise Türkiye ile Macaristan olduğu belirtildi. Raporda, Türkiye´de en düşük derece öğretmen maaşının yıllık 14 bin 63 dolar olduğu, bunun da 28 bin 687 dolar olan OE?D ortalamasının altında kaldığına dikkat çekildi. Eğitim-Sen´in raporunda, OECD üyesi diğer ülkelerde meslekte deneyim kazanılan yıllar ilerledikçe ödenen maaşta da ciddi artışlar olduğu, ancak Türkiye´de bu rakamlarda küçük değişiklikler yapıldığı bildirildi. ANTALYA - Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Antalya Şubesince hazırlanan raporda, ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısında İstanbul´un, Güneydoğu Anadolu Bölgesi´nden bile kötü durumda olduğu belirtildi. .
Eğitimde yıllardır süren sorunların 2009-2010 yılında da sürdüğünün belirtildiği raporda, eğitim sektöründe sorunların çözülmesi noktasında yeterli adımların atılmadığı öne sürüldü. Eğitim sisteminde yaşanan sorunların eğitimi ticarileştirmeyi ve özelleştirmeyi hedefleyen bilinçli politikaların bir birikimi olarak ortaya çıktığının ifade edildiği raporda, AK Parti iktidarı döneminde eğitim alanındaki olumsuzlukların daha da arttığı iddia edildi. Raporda, Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerinden yola çıkılarak, eğitim sektörü değerlendirildi. Eğitim-Sen, 2009-2010 istatistiklerinde Türkiye´de okullaşma oram ortalamasının okul öncesi eğitimde yüzde 32, ilköğretimde yüzde 98, orta öğretimde yüzde 65 olduğuna dikkati çekti. Raporda, Türkiye´de okul öncesi eğitimde yüzde 14, ilköğretimde ise yüzde 85 okullaşma Raporda Almanya´da göreve yeni başladığı yıllarda yıllık 43 bin 387 dolar maaş alan bir öğretmenin en üst derecede yıllık maaşının 71 bin 546 dolara yükseldiği, Türkiye´de ise 14 bin 63 dolar ile mesleğe başlayan bir öğretmenin ileri dereceye ulaştığında aldığı maaşın 17 bin 515 dolarda kaldığı kaydedildi. Eğitim-Sen raporunda Türkiye´nin, eğitim emekçilerinin ekonomik-özlük sorunlarını çözme noktasında sınıfta kaldığı savunuldu. DERSHANE SAYISINDAKİ ARTIŞ Türkiye´de dershane sisteminin artık başlı başına bir sektör haline geldiğinin vurgulandığı raporda, eğitime yeterli kaynak ayrılmaması ve okullarda nitelikli eğitim verilmemesinin, özel dershane sisteminin her geçen gün büyümesine ve okullara alternatif kurumlar haline dönüşmelerine neden olduğu kaydedildi. Raporda ilköğretimden başlayarak yarış içine sokulan çocuk ve gençler arasındaki eğitim rekabetinin dershanelerle daha da arttığı vurgulanarak, şu görüşlere yer verildi: Yıllar içinde dershanelere giden öğrenci sayısı son 8 yılda sürekli artış göstermiş ve 1 milyon 174 bin 860´a yükselmiştir. 2002 yılında özel dershane sayısı 2 bin 122 iken, 2010 yılında bu rakam 4 bin 193´e ulaşmıştır. Aynı dönemde öğretmen sayısı 19 bin 881´den 50 bin 432´ye yükselmiştir. Dolayısıyla son 8 yılda eğitim sistemi nitelik olarak daha da gerilemiştir. Eğitimin niteliği düştükçe özel ders ve dershane sistemi büyümüştür. Bu durumun doğal sonucu olarak, eğitim sistemiyle veliler dershanelere çalışmaya başlamış, ekonomik gücü olan veliler astronomik rakamlarla çocuklarını dershaneye gönderirken, ekonomik gücü olmayan velilerin çocukları sistemin dışına itilmiştir. Her yönüyle sınavlara bağımlı olan eğitim sistemi, kamu eğitimini işlevsiz bırakarak eğitimi dershane, özel ders, özel okul alanına kaydırmıştır. SONUÇ Eğitimin bir toplumun, ülkenin geleceğini belirleyen en temel kavram olduğunun kaydedildiği raporda, bu sektörün kaynak sorunundan katılıma, nitelik sorunundan eşitlikçi yaklaşıma kadar her alanda özenle düzenlenmesi gerektiği bildirildi. Eğitim-Sen 2009–2010 eğitim-öğretim yılını değerlendirdiği raporunda eğitim sistemindeki sorunların günübirlik politikalarla geçiştirmenin ülkenin geleceğine vurulacak en büyük darbe olacağına da dikkati çekti. Raporda, Eğitim sistemimiz, özellikle yoksul ailelerin yaşadığı bölgeler açısından daha büyük ihmallerin, derin eşitsizlik ve yoksullukların yaşandığı bir durumdadır denildi.
Memuruz.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder