21 Temmuz 2011 Perşembe 2011 LYS Sınav Puanları açıklandı. ÖSYM
değerlendirmeleri, dershanelerin çabaları, öğrencilerin döktüğü bunca
alın terinin sonucunu herkes görme şansı buldu. Sınav sonucu bir nevi
berber koltuğuna oturmak, saçın önüne döküldüğünde rengine, uzunluğuna
kısalığına vakıf olmaktır. Keşke sınavsız bir ülkede, sınavsız bir
dünyada yaşayabilme şansımız olsa da her öğrenci istediği okulun
istediği bölümünde öğrenim görse. İstediği mesleği elde edebilmek için
koştursa ve sonunda istediğini seçmiş, istediği meslekte çalışan,
verimli, üretken bireylerden oluşan insanlar topluluğu ile yaşasak. Bunu
kim istemez?
Ama ne yazık ki bizim ülkemizde
gençlerimizin böyle bir şansları yok. Ailelerin, öğrencilerin ve
öğretmenlerin bunca çabaları içinde mutlu sona ulaşabilen öğrenci sayısı
az. Bu durum çok önceki yıllarda da böyle idi. Şimdi de böyle. Adı ne
olursa olsun üniversitelere girebilmek için yarışan milyonların yanına
zamanla bir de ortaöğretime geçiş için yarışan milyonlar eklendi. Hayat
bir yarış, yaşam devam ediyorsa bu yarış olacak. Bu yarışın adil olması
gerekiyor.
Servet düşmanı değiliz.Ama fakirin
çocuğunun 460-500 puan aralığında giremediği hukuk fakültesine zenginin
çocuğu 370-400 puan alması durumunda girebiliyor.Parası olanın imkanlara
kavuştuğu bir düzen…Devlet ilköğretim okullarında ve liselerde seviye
sınıfı yapmayın derken, bunu sıkı sıkıya takip ederken,kendisi seviye
okullarını sisteminde oluşturmuş..ÖSYM bir kez daha tescilledi ki LYS de
liselerin başarısı Fen Liseleri,Anadolu Öğretmen Liseleri,Anadolu
Liseleri şeklinde sıralanıyor.Bu sıralama ortaöğretime geçişte MEB SBS
sınav sistemi ile ortaya çıkıyor.SBS ile seviye sınıfları yerine seviye
okulları oluşursa sorun yok,seviye sınıfı oluşursa, bu bir eğitim
sorunu.
Bu yarışın kazanılmasında ve
kaybedilmesinde en büyük pay sahibi yine hiç kimsenin görmediği veya
görmek istemediği öğretmenler… Aileler başarıya ulaşmış öğrencilerini
alıp basına poz verilerken, bu başarıların asıl kahramanlarının esamisi
okunmuyor. En yüksek statülü okulları ve meslekleri kazandıran
öğretmenler belki de bir mahcubiyetle ön plana çıkmak istemiyorlar.
Çünkü onlar bu ülkede hiçbir zaman madden ve manen hak ettikleri saygın
statüyü elde edemediler. Bakanı, vekili, mebusu, memuru, valiyi,
kaymakamı, hâkimi, savcıyı onlar yetiştirdi. Ama emekleri yılda bir kez
hatırlanabilmekte. Adı da öğretmenler günü. Öğretmenler gününde dahi
onlara hiç hak etmedikleri muamelelerde bulunan, protokol zevatı
tanırım. Öğretmenler bu ülkenin en angarya işlerinin yaptırıldığı bir
meslek grubu haline gelmiş, getirilmiştir.
“Arkasındaki
eli görmeyenler, yazıyı kalem yazdı sanır”.Bu ülkede başarı adına,
bilim, sanat, spor adına her ne güzellik yaşanıyorsa bunda öğretmenlerin
doğrudan katkısı vardır. Böyle önemli bir günde, sbs ,lys SINAV
SONUÇLARININ açıklandığı günlerde en azından yetkililerin çıkıp, bu
çorbada tuzu olanlara teşekkür ederiz. Sizleri unutmadık demesini
beklerdik. Sadece ulusal egemenlik bayramlarında çocuklarla birlikte
yapılan makam ziyaretlerinde, ya da öğretmenler gününde verilen mesajlar
inanın bu kadar etkili olmaz.
Yirmi yıldır bu
bakanlığın içinde çalışan ve yakın takip eden bir meslektaşınız olarak
söylüyorum. Biz sınavlardan sonra yetkililerden böyle bir açıklama hiç
duymadık. Öğretmenlerimizi unutmayalım. Vefasızlık yapmayalım. İllerde
Valilikler tarafından yapılacak iki satır açıklama öğretmenlerimizi
onura etmeye yeter. Devlet okullarında özveri ile çalışan, öğrencilerine
bir şeyler öğretmek adına kendini paralayan öğretmenlerin en azından
sınav sonuçları açıklandığında hatırlanması gerekmez mi?
Zor şartlar altında çalışarak öğrencilerimizin başarılarına katkı sağlayan tüm öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum.
Emin KÜÇÜK
Eğitim Yöneticisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder