Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu'nun Van’daki gözlemleri ve MEB’in
Van’da eğitim öğretime 5 Aralık’ta başlanması kararı ile ilgili açıklama
metnidir
MYK üyelerimiz, Ünsal Yıldız, Abdullah Karahan ve Betül Korkut Van’a
giderek incelemelerde bulunmuştur.
Üyelerimiz kentte yaşayanların üçte ikisinin kenti terk ettiğini, kentten ayrılma şansı olmayan üçte birlik kesimin ise zor koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini gözlemlemiştir. Bastıran ağır kış, henüz asgari yaşam koşullarının bile sağlanmadığı bölge halkını daha da güç bir duruma düşürmüştür. Basında her ne kadar sürekli bölgeye giden konteynerlerin ve yardımların sözü edilse de bölgede devletin sistematik ve düzenli bir iyileştirme çalışması konusunda yetersizliği ayan beyan ortadadır. Bölgeye yardımın düzenli ve sistemli olarak ulaşması için belediye ve hükümetin arasında olması gereken koordinasyon hükümetin Van belediyesine seçim sonuçlarından kaynaklı uzaklığı nedeniyle gerektiği gibi sürdürülememektedir.
Üyelerimiz kentte yaşayanların üçte ikisinin kenti terk ettiğini, kentten ayrılma şansı olmayan üçte birlik kesimin ise zor koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini gözlemlemiştir. Bastıran ağır kış, henüz asgari yaşam koşullarının bile sağlanmadığı bölge halkını daha da güç bir duruma düşürmüştür. Basında her ne kadar sürekli bölgeye giden konteynerlerin ve yardımların sözü edilse de bölgede devletin sistematik ve düzenli bir iyileştirme çalışması konusunda yetersizliği ayan beyan ortadadır. Bölgeye yardımın düzenli ve sistemli olarak ulaşması için belediye ve hükümetin arasında olması gereken koordinasyon hükümetin Van belediyesine seçim sonuçlarından kaynaklı uzaklığı nedeniyle gerektiği gibi sürdürülememektedir.
Geceleri karanlığa bürünen kentte hırsızlık, gasp gibi olaylar
yaşanmasının ötesinde, çok temel beslenme, temizlik barınma gibi
ihtiyaçların karşılanamamasından, kentte salgın hastalıklar baş
göstermeye başlamıştır. Soğuk ve bu hastalıklar öncelikle çocukları
etkilemektedir ve çocuk ölümlerinin artıracağı kaygısını taşıyoruz.
Barınma ve ısınma ihtiyaçlarının iptidai şartlarda giderilmesine bağlı
olarak çıkan çadır yangınları, zehirlenmeler, son günlerde en önemli
riskler olarak kendini göstermiştir. Bununla birlikte halen çadır
sıkıntısı yaşanmaktadır. Özellikle Erciş’te hasarlı okul binaların
onarım çalışmalarının yapıldığı, ancak bu çalışmaları gerçekleştiren
firmalarla ilgili şüphelerin olduğu bildirilmiştir. Bu firmaların
depremde yıkılan binalarla ilgilerinin olup olmadığı, bu onarım
ihalelerinin kimlere verildiği soru işaretidir. Bu sürecin şeffaf ve
şüpheye yer bırakmayacak şekilde ilerlemesi gerekmektedir.
Eğitim ve Öğretim 5 Aralık’ta Başlatılamaz!
Bahsedilen bu kötü koşulların bir hafta içinde düzeltilemeyeceği çok
açıktır. Van’da hayatın normale döndüğü izlenimini yaratma arzusunda
olan ancak bununla birlikte gündelik yaşama dönülmesi için
sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmekten uzak hükümet, bu
koşullarda eğitime başlanmasının risklerinin farkında değil midir?
Birçok öğretmen ve öğrenci depremin ardından psikolojik travma
geçirmektedir. Atama yönetmeliği tabii afet durumunda il dışı özel tayin
hakkını öngörürken, daha önce bakanlıkla görüşmemizde tayin ihtiyacını
bildirmemize rağmen kabul edilmediğini görüyoruz.
Bu öğretmenlerin Van’dan ayrı bir yere tayin edilmesi
durumunda, yerlerini yüz binlerce atama bekleyen öğretmen alabilecekken,
psikolojik ve bedensel sağlıkları korunmaya alınmayan öğretmenlerin
aynı yerde bulunmaya ve çalışmaya zorlanması onları ciddi risklerle
karşı karşıya getirmektir.
Bunun en somut örneği, hasarlı ve kullanılamaz binalarda eğitim
öğretime başlama riskidir. İlk depremden sonra 36 okulun kullanılamaz
hale geldiği tespit edilirken, ikinci depremin bu sayıyı daha da
arttırdığı tahmin edilmektedir. İlk depremin üzerinden bir aydan fazla
zaman geçmesine rağmen okul binalarının kullanılabilirliğine ilişkin
sistemli ve profesyonel kontroller yapılmamıştır. Bu koşullarda eğitim
emekçilerini ve öğrencileri bu okullara girmeye ve hiçbir risk yokmuş
gibi eğitim öğretime başlamaya zorlamak, artçı bir sarsıntıyla
gelebilecek felaketlere davetiye çıkarmak, bu insanların hayatlarını
riske atmaktır.
Bölgede görev yapan öğretmenler maddi sorunlarla da yüz yüzedir.
Bölgedeki ücretli öğretmenler ders ücretlerini, kadrolu öğretmenler ise
ek ders ücretlerini alamamışlardır. Kendileri de depremzede olan ve
hayatını yoluna koymak için desteklenmesi gereken bu öğretmenlere bir de
eksik ödeme yapmak en hafif tabirle insafsızlıktır.
Öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin gündelik hayatında asgari koşullar
sağlanmadan, bunların psikolojik ve bedensel sağlığına ilişkin düzenli
iyileştirme çalışmaları ve hatta bir kamusal hizmet seferberliği
başlatılmadan, kamu binalarının ve okulların sağlamlığı içinde TMMOB
yetkililerinin de olduğu kurullar tarafından onaylanmadan eğitim ve
öğretime başlanmasına kesinlikle karşıyız. Bu koşulları görmezden
gelerek eğitime başlanmasını istemek ve insanları hasarlı okul
binalarına girmeye zorlamak, eğitimi içinde gerçekleştiği koşullardan
soyutlamaktır ve bu koşullarda sağlıklı bir eğitim verilmesi bir yana,
can güvenliği dahi söz konusu değildir. Milli Eğitim Bakanlığı’nı
eğitimi ciddiye almaya davet ediyoruz. Eğitim öğretime başlamanın
bölgede halen söz konusu olan hizmet eksikliğini perdelemeyeceğini
hatırlatıyor, devletin Van’a hizmette olağanüstü hal ilan etmesini
bekliyoruz.
Haber Kaynağı: Eğitimsen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder