Hiç kimse görmezden gelmeye çalışmasın. Bakan baksın, görmeyen görsün. Bakan, kelime olarak görene yakın bir anlama sahiptir ama bakmak ile görmek aynı şey değildir. Bizim bürokrasimizde de bakanı gören yapabilmek için danışman, müsteşar, müşavir, genel müdür kadroları oluşturulmuştur. Bakanı gören yapamadılar şimdiye kadar. İşe yaramadıkları ortaya yeni çıktı. Ancak Sayın DİNÇER görebildi. Ama
bunlardan ne köy olur ne kasaba da demedi.
Bir kasabalık olmasa da bir
köy nüfusu kadar hatırı sayılı(!) ahaliyi topladı. Onların şimdi
düşünecek çok zamanları olacak. Ama OY-DER olarak inanıyoruz ki, geçmişte olduğu gibi hala eğitimi düşünecek zaman bulamayacaklar. İç siyaset, dış siyaset kaynayacak bu küçücük köyde. Her biri bir koltuğu gözüne kestirip nasıl
oturabilirim hesabını yapacak. Sayın DİNÇER o makamda olduğu sürece
Nasrettin Hoca’nın yoğurt mayalaması misali olacak hesaplarınız.
Bazı kalemler sizleri yazacak sizleri koruyacak. Efendim eğitimci kimse
yokmuşmuş bakanlıkta. Eğitimci bürokrat olmadan olmazmışmış. Oldu da ne
oldu? Çözebildiler mi basit sorunları. Taşradan bakanlığa sorun taşımak
yerine sucuk, lokum, pastırma, fındık, kayısı, incir taşıdılar
Ankara’ya makam araçlarının(!) bagajında. Eğitimci ağabeyleri ne yaptı.
Sayın müdürüm sizin falanca tesisinizdeki alabalığın, iskenderin,
köftenin tadını unutamadık ancak böyle
pişirilir, kuyu kebabı,… muhabbetleri. Taşradan Ankara’ya taşınan
sorunlar bunlardı. Sanki eğitimci oldunuz da sorun çözdünüz. Artık bol
vaktiniz olacak düşünün, size sahip çıkacağımızı düşünün halkın eğitim
camiasının sizin arkanıdan yaktığı ağıtları düşünün. Derneğimize gelin
diyemiyorum. Sizi düşünerek kapıları kapattık tüzüğümüzde. Başka
kapıya,…
Üst düzey bakana hataları aktarıcı, gösterici bürokratlar ne yaptılar.
Oturdukları yerden proje ürettiler. Sahte veriler ortaya koydular.
Hiçbir işlevi olmayan, hiçbir işe yaramayan evrak yığınından öteye
geçmeyen projeler. (Bu konuya ayrı değineceğiz.) Projesini koltuğunun
altına alan, koltuğu garantiledi. Bir proje bir koltuk. Bakan da
göremedi içinin boşluğunu. Sayın Dinçer bir şeyler görmüştü ama daha ilk günden ters köşeye yatırdılar. Baktı ki bunlardan kasaba olmayacak maaşlarına zam, yapıp köy kurudu. Emekliliği tavsiye ediyoruz vatandaşın sırtına fazla yük olmayın.
Sayın yeni yöneticilerimiz: Taşranın sorununu lütfen görünüz. Bir
bürokrat forum sitelerini, öğretmen sitelerini takip etsin. TKY
felsefesinin en önemli yanı eksikliklerin
tespit edilmesidir. “SWOFT” analizidir. Yalakaları susturun
projelerinizin olumsuz eleştirilerini alın. Giderilebilecek
eksikliklerini ancak bu şekilde bulabilirsiniz. Bir önceki açıklamamızda
korkuyoruz dedik. Veriler doğru gelmiyor dedik. Yineliyoruz.
Personeli yöneticiyi en çok meşgul eden sorun, ek ders sorunu. Ama
lütfen bize sorun. Çözüm önerilerini alın. Yapmazsanız yapmayın hatta
bildiğiniz gibi yapın. Biz de diyelim ki ”Bak demiştik olmaz diye”
diyebilelim.
İşte önerilerimiz.
1-SORUN: Okulda en verimsiz dersler yöneticiler tarafından yasak savmak maksatlı girilen derslerdir. Hele bir de yönetici kendi branşında ders almışsa vay haline o sınıfların. İnanmıyorsan öğrenciye sorun. Kafanızda bir ışık yanmasın, aynı hataya düşmeyin tüm yöneticilere girdikleri derslerle ilgili soruşturma açmayı aklınızdan bile geçirmeyin.
ÇÖZÜM:Okul yöneticilerinin 6 saat derse girme zorunluluğuna derhal son
verin. Bu eğitim kültürü ile 6 saat dersi yönetici okutamaz. Siz
okutulduğunu sanırsınız.
2-SORUN: Derse girmeyen tüm personelin ek ders gelirine son verin. Okul
yöneticilerinin de ek dersine son verin. Ek ders ücreti alacağız diye
tatile çıkamıyor yöneticiler. Bakın mebbis verilerine yöneticilerin
aktarılan izinlerine
ÇÖZÜM: Yöneticinin makam tazminatı olarak ek ders ücretini maaşına
aksettirin. Bunu yaparken de iş yüküne göre katsayı kriteri getirin.
Pansiyonlu okul, ikili öğretim yapan okul, vs. Bunu yapacağınız zaman da
önerilerimizi alın.
3-SORUN:Branşlar arasındaki ders yükü adaletsizliğini ortadan kaldırın.
Sınıf öğretmeni 18 saat maaş karşılığı branş öğretmeni 15, atölye 20,
rehberlik/danışmanlık dönüşümlü, safsata ücreti,
SORUN: Ayakta tedavi görene 4 sefer derse girmese de ücret ödenmesi, kar tatilinde bayram tatilinde ücretlerin kesilmesi,
KESİN KÜLLİ ÇÖZÜM:Maaş karşılığı derse girmeyi ortadan kaldırın.
Girilen her ders ücrete tabi olsun. Boş geçen ders kim tarafından
dolduruluyorsa ücret ona tahakkuk ettirilsin. Gereksiz valilik olurunu
da kaldırın. Bırakın müdür okulunun sorunlarına çözüm üretsin. Bir hafta
rapor alan öğretmenin dersini doldursun. Ücretini tahakkuk ettirsin.
Gerekirse ders saatlerini kaydırıp kendi öğretmenleri ile soruna çözüm
üretsin.
4-SORUN: Klasörler dolusu dosyalara attığı imzanın farkında olmayan
yetki verdiğiniz amirlerimize acıyın. Yazıları okuyacak zamanları dahi
kalmıyor. Onlar vatandaşın derdini dinleme makamı olarak görev
yapıyorlar.2000 öğrencili bir okulda veli profili de eğitimli ve ilgili
ise müdürün vakti görüşmeyle geçiyor. Günlük en az 200 kişi ile muhatap
oluyor odasında.
ÇÖZÜM: Okulda hangi dersi kimin ne şekilde okutacağını belirleyen
yöneticiye olur yetkisini verin. Okullar belirlenen ders saatine
ödenecek toplu ücretin oluru verilebilir o da valiye değil ilgili şube müdürüne verilebilir.
5-Okulda kaç saat ders varsa tahakkuk edilecek ücret haftalık bazda belirlensin. Örnek 2’şer şubeli ana sınıfı dahil
18 sınıfı olan bir okulda haftada 18x30=540 saat ders ücreti yapar.
Teknoloji tasarımlar saatlerinde sınıflar ikiye bölünürse 12 saat daha
eklenir. 540+12=552 saat ücreti okula gönderilsin. Bayram, kar tatili,
hastalık, tedavi vs sebeplerle girilmeyen derslerin ücreti verilmesin.
Bizim yaptığımız iş bu, biz hallederiz size iş de bırakmayız. Yeter ki
siz sımsıkı tuttuğunuz yetkileri cömertçe paylaşın.
Amacımız kimseyi hedefe koymak karşımıza almak
değil. Ülkenin gerçeklerini bilmeyenlere öğretmek, görmeyenlere
göstermek. Siz yukarıdaki önerimize sıkacak bakarsanız öğretmenlerin
ücret sorunu da çözülmüş olacak. Öneri bizden çözüm sizden. OY-DER
olarak tüm öğretmen ve öğrencilerimize iyi tatiller diliyoruz.
OY-DER Okul
Yöneticileri Dayanışma Derneği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder