Bizim ülkemizde en çok işsiz veren bölümlerin başında fen ve matematik bölümleri geliyor. Peki neden?
Fen Mezunları Neden İşsiz?
Amerika’da iş bulma ve ücret açısından en şanslı meslekler sağlık ve bakım hizmetleri.
En son yapılan araştırmalara göre Tıp Fakültesi, Hemşirelik gibi
okulları bitirenler kolayca iş bulabiliyor,
ayrıca gelir artışlarında da
diğer okul mezunlarına fark atıyorlar. Bizler için şaşırtıcı
olan ise sağlıkçıları işletme mezunlarının, hukuk veya bilgisayar
mezunlarının değil de fen, matematik, teknoloji ve mühendislik
mezunlarının izlemesi. Mühendislik ve teknoloji mezunlarının
kolay iş bulmalarını bir nebze anlasak bile fen (biyoloji, fizik ve
kimya) ile matematiğin ABD iş piyasalarında hızlı yükselişini bir Türkün
anlaması kolay değil. Çünkü bizim ülkemizde en çok işsiz veren bölümlerin başında fen ve matematik bölümleri geliyor.
Söz konusu araştırmaya göre ABD’de fen mezunları sadece kolay
iş bulmakla kalmıyor, diğer mezunlara göre çok daha yüksek ücretlerle
de işe başlıyor. Hatta pek çok firma fen, matematik ve mühendislik
alanlarında ihtiyaç duyduğu personeli içeriden sağlayamadığı için diğer
ülkelerden uzman ‘ithal’ ediyor.
Bizde ise fen ve matematik bölümlerinin hali içler açısı.
Hatta bazı mühendislik dallarında da istihdam sorunu her geçen gün
artıyor. Örneğin kimya mühendisliği ve su ürünleri mühendisliğinde ciddi
işsizlik sorunu yaşanıyor. İşsiz mezunlar sorunu devletin bu
bölümlerden yeterince memur almamasına bağlıyor. Özellikle Fen-Edebiyat
Fakültesi (FEF) mezunları “üniversite kontenjanlarının % 11.28’i FEF
bölümlerine ayrılmasına rağmen, memur kontenjanlarının %1’inden azı bize
ayrılıyor” diyorlar. Başka bir deyişle insanlar fen ve matematik okuyup memur olmak istiyor. Belki
de asıl çarpıklık burada. ABD’de söz konusu bölüm mezunları doğrudan
teknoloji, araştırma ve hizmet şirketlerinde çalışır iken bizim
mezunlarımız devleti tercih ediyor. Memuriyette en popüler alan
ise öğretmenlik. Devlette istihdam alanları daralınca neredeyse tüm
mezunlar öğretmenliğe saldırıyor. Pedagojik formasyon kursunu alıp
öğretmen olmak isteyenler arasında sadece fizikçiler, kimyacılar değil
Türkçeciler, iktisatçılar ve hukukçular bile var.
Asıl sebepler
Bu çarpık tablonun iki yüzü var: İlki
ülkemizdeki ekonomik büyümenin teknoloji ve bilgi üreten bir yapıya
dayanmaması. Şirketlerimiz mühendis veya fizikçi çalıştırmak istemiyor. Genelde
kopyalama ve montaja dayalı sanayi başka ülkelerinin üretimlerini
birleştirmekte ve pazarlamakta çok beceri kazandı. Ancak hala araştırma
geliştirme çalışmaları yerlerde sürünüyor. Devletin verdiği teşviklerle
kurulan AR-GE merkezlerinin birçoğu göstermelik ve gerçek anlamda
üretken değiller. Pek çok şirket de mühendis, matematikçi ve fenci
istihdam etmek yerine daha az sorun çıkaran meslek lisesi mezunlarını
tercih ediyor. Hal böyle olunca fencilere ve mühendislere de devlet
kapısında iş aramak düşüyor.
Madalyonun diğer yüzünde ise bu bölüm mezunlarının eğitim noksanları yatıyor. Başka
bir tabir ile mezunlarımız iyi bir donanımla istihdam pazarına
çıkamıyorlar. Bir kere yabancı dil bilgileri yetersiz. Hal böyle olunca
ihracat-ithalat odaklı şirketlerde iş bulamıyorlar. Ayrıca küreselleşen
dünyada sadece kendi ülkelerinde iş aramak zorunda kalıyorlar. Oysa
biraz önce de dikkat çektiğimiz gibi başta ABD olmak üzere pek çok
gelişmiş ülke fizik, kimya, matematik, biyoloji ve mühendislik mezunları
arıyor. Elbette o ülkelerde istihdamın önemli bir şartı mesleki bilgiye
ek olarak İngilizce bilgisi.
Mezunlarımızın bir diğer sorunu ise mesleki bilgide ortaya çıkıyor.
Öğretim üyesi eksikliği veya farklı sebeplerden yapılmayan dersler en
önemli sorunlardan. Anlı şanlı üniversitelerimizde bile henüz elini
malzemeye vurmamış, gerekli deneyleri yapmamış öğrencilerimiz var. “Ben
mühendisim, ocağa inmem. O işçilerin işi” diyen masa başı
mühendislerimizin sayısı hiç de az değil. Oysa Batı’da eğitim sahada
veriliyor, terlemeden, uygulama yapmadan mezun olunmuyor.
Sözün özü, bir yandan mezunlarımızın niteliklerini
arttırmamız, diğer taraftan ise ekonomimizi teknoloji ve bilgi üretecek
şekilde dizayn etmemiz gerekiyor.
Sedat Laçiner/ Star
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder