"Siyaset, spor, magazin, ekonomi deyince
yüzlerce yazar, çizer, yorumcu var. Keşke on milyonlarca öğrenci ve
velinin yaşamını derinden etkileyen eğitim konusunda da, daha fazla
sorup, sorgulayan gazeteciler olsaydı... "
Hiç kimse yazmayıp, sürekli olarak biz dillendirdiğimiz için, birileri,
hep öküzün altın buzağı arıyor. 20 yıl önce de bu böyleydi, şimdi de.
Ya eğitimden vazgeçip, biz de magazin, spor ya da siyaset yazmaya başlayacağız ya da eğitime devam edeceğiz. Diğerlerinde hem çok daha popüler olursunuz hem de başınız hiç ağrımaz ama eğitim öyle mi?..
SBS’de neler oluyor?
MEB ya da ÖSYM, her yıl onlarca sınav yapıp, milyonlarca insanın hayatına yön veriyor. Üzerlerindeki sınav
yükü, olağanın çok üzerinde. Bu yüzden hata yapma olasılıkları giderek
artıyor. Bu kurumlar, eskiden de hata yapmıyor muydu? Elbette yapıyordu.
Tek fark, eskiden yapılan hatalar, samimiyetle anında kabul ediliyor ve
gereği yerine getiriliyordu. Şimdi ise kolay kolay kabullenilmiyor.
MEB ve ÖSYM’nin, özellikle de sınavlar
konusunda, kesinlikle yıpratılmaması gerekir. Çünkü onlar, geleceğimizin
güvencesi. Kim olursa olsun, onlarla ilgili konuşurken ya da yazarken,
en az üç defa daha düşünmeli ve ondan sonra görüş açıklamalı. Ama aynı
titizliği kendileri de göstermeli!..
Şimdi gelelim, iddia olmanın da ötesine geçen tespitlere. Eminiz ki MEB en kısa sürede bu konuda bir açıklama yapacaktır!..
Elimizde iki puan kartı var. Her ikisi de Kocaeli’den. Öğrencilerden M. A. E.’nin Orta Öğretim Yerleştirme Puanı 490.283, B. A.’nınki ise 490.793. İl sıralamasında, doğal olarak puanı
yüksek olanın, daha üst sırada olması gerekir. Ama tam tersine. M. A.
E. 24, B. A. ise 92’nci sırada. Ve bu durum sadece bu iki öğrenciyle ve sadece Kocaeli ile sınırlı değil!..
AOÖBP doğru uygulandı mı?
Son birkaç ay içerisinde lise başarı puanlarıyla o kadar çok oynandı ki, ÖSYM’nin sağlıklı bir düzenleme yapabilmesi için hiç zamanı olmadı. Önceki yıllarda, okulların başarı ve sınav ortalamaları ile adayların
AOBP’leri, liste halinde okullara asılır, itirazı olanlar da, itirazını
yapıp, düzelttirirdi. Ama bu yıl, kılavuzlar sürekli değişti.
Dolayısıyla, eğer ortada bir yanlış varsa düzeltilme şansı olmadı. Daha
da önemlisi, hiç kimse, bir başkası ile kendi puanını kıyaslama olanağı bulamadı.
Ve elimizde çok sayıda, çok ilginç puan kartı var. İyi incelendiğinde de sanki bu konuda, gözden kaçan bir şeyler olma olasılığı görülüyor.
İşte size bir örnek:
TU, geçen yıl da LYS’ye girdi. Bu yıl da. Diploma notu 83.79. Sayısal AOBP’si de 464.023. Her iki yıla ait puan kartlarında da bu böyle gözüküyor. Yani bir değişiklik yok. Çok başarılı bir fen lisesinden mezun ve okul ikincisi. Yani Okulun LYS başarısı ve onun başarısında bir değişiklik yok gibi.
Geçen yıl MF3 ham puanı 410.699 sırası da 23 bin 740. Yerleştirme puanı ise 480.302, sıralaması ise 22 bin 437. Yani Yerleştirme puanı sıralaması, ham puana göre daha yüksek.
Bu yıl ise ham puanını 452’ye, yerleştirme puanını 508’e yükseltmiş. Doğal olarak yine aynı şekilde yerleştirme puan sırasının daha yüksek olması gerekir. Ama ham puan sıralaması 4 bin 120 iken, yerleştirme puanı sıralaması 4 bin 207’ye düşmüş. Bu fark alt puan dilimlerinde binlere, hatta onbinlere çıkıyor. Son birkaç yıla ait başka puan kartlarına da baktık.
Hemen hepsinde AOBP’ye geçişte sıra yükselirken, bu yıl düşüyor. Peki
bunun nedeni ne? Umarız ÖSYM bu konuda aydınlatıcı bir açıklama yapar!..
Şunu iddia edenler var: Diploma notuna göre öğrenci alınacak diye, bazı okullar, öğrencilerin
diploma notlarını şişirdi. Bu da çok vahim bir iddia. Ve yine umarız
MEB de bu konuda bir araştırma başlatır. Çünkü önceki yıllarda,
ilköğretim okullarına yönelik benzer bir araştırma yapılmış ve pek çok
okulun notlarını şişirdiği ortaya çıkmıştı!..
KPSS iptal olur mu?
KPSS’ye yönelik iddiaların bini bir para.
ÖYSM’nin açıklamaları ise maalesef çok inandırıcı değil. MEB ise her
zaman olduğu gibi gelişmeleri uzaktan izliyor. Oysa krizi asıl çözmesi
gereken makam ne YÖK ne de ÖSYM. Ve kim ne derse desin, sanki bir süre sona KPSS iptal edilmek zorunda kalınacak...
Harçlar kalkar mı?
Başbakan Erdoğan‘ın harçlara yönelik açıklaması, sevindirici. Ama
üniversitelerin bu konudaki tedirginliğine de kulak vermek gerekir.
Toplanan paralar, yine öğrenci için
harcanıyordu. Örneğin ucuz yemek yiyorlardı. Şimdi o destek nereden
sağlanacak? Genel bütçeleri zaten kendilerine yetmiyordu. İnşallah yemek
fiyatları, üçe, beşe katlanmaz.
Ayrıca bu konuda zaten sorun yoktu. Veren veriyordu, vermeyene de
devlet veriyordu. Sadece, ihtiyacı olanlara verdiği bursu karşılıksız
hale getirebilirdi.
Bazı üniversitelerde otopark ücretinin harçlardan daha yüksek olduğu da unutulmamalı.
Özetin özeti: Çocuklarımız ve ülkemiz için en doğru olan ne ise o olsun...
Abbas GÜÇLÜ / Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder