Gelen bir mailden...
'Lafı uzatmadan konuya girmek istiyorum:
Ben Trabzon'da çalışan, 11 yıllık bir öğretmenim. Malumunuz şimdilerde
öğretmenlerin yer değiştirmeleri neredeyse imkânsızlaştırıldı...
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin 2012 yer değiştirme kılavuzunu
uzun zaman sonunda yayınladı. (Belki de amaç; ortaya çıkacak itirazlara
karşı, adli tatilin başlamasını beklemekti) Sonuçta herkes şoke oldu.
Böyle zulüm mesleğimizin tarihinde görülmedi:
1- Önce 4+4+4 ile, binlerce öğretmen illerde norm fazlası durumuna düşürdüler.
2- Şu anki iller arası yer değiştirmelerde sınıf öğretmenlerine sadece 7 (yedi) il açıldı tercih ekranında; bunun 5’i Doğu illeri idi.
3- Öğrenim durumu özrü kaldırıldı.
4- Diğerleri içinse il emri uygulaması kaldırıldı.
Ne diyor bakan: “Hizmet puanı üstünlüğüne göre atama yapılacak.” Basit
bir örnekle açıklamak istiyorum. Şırnak’ta görevli bir öğretmen
Eskişehir’deki eşinin yanına gelebilmek için aşağı yukarı 200 puana
ulaşmak zorundadır. Bu da normal şartlarda 10-13 yıl çalışmak demek.
Yani bunca süre karı-koca ayrı yaşayacak. Ya da boşanıp gidecekler.
Veyahut, öğretmenlere "Ya ailenizden ayrı kalmaya dayanın, ya da 3
seneliğine aylıksız izne ayrılın." deniyor. Çalışma hakkı ellerinden
alınıyor. Yani ya eş, ya iş... İkisinin bir arada olması çok mu zor;
ailemizle beraber çalışıp sıradan bir hayat sürdürmeyi istemek küstahlık
mıdır?
Eşimle aralık ayından beri ayrıyız. Ben Trabzon'da çalışıyorum, kendisi
başka bir ilde ve kurumda çalışıyor. Şubatta dünyalar tatlısı bir
oğlumuz oldu... Fakat ben onu 2 geceliğine doğumunda, daha sonra da
temmuzda okullar kapandığında görebildim. Şimdi de önümüzü göremediğimiz
için; bakıcı tutup tutmamaya karar veremediğimizden, anneannesinin
yanına il dışına gitti."İl emri" uygulamasının kaldırılması demek,
birçok ailenin ayrı kalması demek. Benim oğlum gibi 5-6 aylık bebeklerin
babasından ayrı büyümesi demek.
Özetle; oğlumdan ayrı kalmak, emeklemeye başladığını anneannesinden
telefonla öğrenmek istemiyorum. Bir insana yaraşır şekilde eşimin
yanında, çoluk çocuğumun başında bulunmak istiyorum. Evliliğime sahip
çıkmak, dürüst bir insan olarak çalışıp hayatımı kazanıp mutlu olmak
istiyorum.
Bu arada belirtme ihtiyacı hissettim ki; ben 11 sene boyunca köylerde,
yatılı okullarda çalıştım. Van'da 4 sene çalıştım. Elektrik yoktu. Su
da… Kar suyunu eritip tıraş olurdum. Karadenizin bir dağ köyünde tek
başıma birleştirilmiş bir sınıfta çalıştım. Okulda soba da yaktım,
öğrenci tuvaleti de temizledim. -Sık sık fedakarlıktan bahseden Sn
Bakana duyurulur- Fakat benden önceki dönemde atananlara rotasyon affı
gelmişti; ben Doğu hizmetimi tamamladığımda da aynı şekilde diğerlerine
af geldi. Şimdi tam ben ailemle bir araya gelecekken, "Doğuda öğretmen
yok" diye atamalar zorlaştırılıyor. Yani ben bir imtiyaz istemiyorum. Sadece eşitlik istiyorum. Sizce burada bir haksızlık yok mu?
Ayrıca şu da bence çok hazin bir durumdur. Şu an binlerce öğretmen
tayin ile yatıp tayinle kalkıyor. Düşünmeden edemiyor. Psikolojisi,
moral ve motivasyon sıfır. Örneğin ben, inanın uyuyamıyorum gecelerdir.
Kısacası tatil de gitti. Şimdi bu dinlenememiş kafayla; tayin mayin
olamadan, eşimden, çoluk çocuğumdan ayrı, beni köle gibi çalıştırırsa bu
bakanlık; benden ne performans bekleyecek…
Cumhurbaşkanına, meclis insan haklarına, aileden sorumlu bakana,
çeşitli milletvekillerine, alo 147’ye… Kimlere mail atmadım ki. Kimse
oralı bile değil. Çünkü Allah korkusu yok ki bunlarda..! Allah da
biliyor ya, şu mübarek günlerde çok beddua ediyoruz. Dilerim Allah'tan
onları da sevdiklerinden ayırsın.
Ailenin korunmasına dair ulusal ve uluslararası anlamda var olan
kanunlar, Anayasa vs hepsi göz göre göre çiğneniyor. Kantarın topuzu bu
kadar kaçmışken, işin garibi sendikalar sessiz, medya sessiz. Gündeme
bile gelmiyor. Sizden ricam lütfen köşenize, görsel basının gündemine
taşıyın bu konuyu.
Size saygı ile selam eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim… '
Alıntı: Memurlar.nbiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder