MEB'in başına Nabi Avcı getirildi. Kendisi iletişim profesörü, aynı zamanda gazetelerde yazarlık geçmişi var. Her yeni bakanla yeni umutlar dile getirilir. Ama, hep gelen gideni aratır nedense.
Asıl sorun hep unutulur. Eğitim gibi önemli bir alanın başındaki ismin
sık sık değiştirilmesi yanlışın ta kendisidir. Bireyin de toplumun da
gelişmesinin eğitimin kalitesine bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama,
ülkemizde sular hep tersine akıyor.
Her yeni yönetim, yeni maliyet, yeni bürokrasidir.
Yeni bakan yeni kadrolarıyla gelir.
Kurmaylarını kendisi seçer, yeni bir bürokrasi oluşur.
Daha önce yapılan iyi çalışmalar, projeler unutulur.
Yeni bir bakanın kurumunu tanımaya çalışması da neredeyse bir yılı alır.
Brifingler, toplantılar, ziyaretler...
Her biri ayrı maliyet, ayrı zaman tüketimi...
Bu ülkenin bir yıl değil, bir gün bile kaybetme riski yok eğitim konusunda.
Ülkemizin
tutarlı bir eğitim politikası olmadı hiç. Bu yüzden istikrar beklemek
zor eğitim camiasında. İki yılda bir bakan değiştirerek neyi nasıl
değiştireceğiz?
Ayrıca
Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğunu taşımak kolay değildir. En
büyük memur kesimi eğitim camiasında. Öğrencisi, velisiyle milyonları
ilgilendiren bir görev bu. Ağır bir süreç bekliyor Sayın Avcı'yı. Eğitim
camiası büyük sorunlarla boğuşuyor. Bu sorunlar çözüme kavuşmamışken
bayrağı teslim almak da ayrı bir ağırlık getiriyor bu göreve. Bu yükü
taşımak çok zor, koltuğunuz her an sarsılabilir, ki Sayın Dinçer
kaldıramıyordu bu yükü. Olumlu yanından bakarsak, yeni bakan Sayın
Dinçer'e göre daha sıcak görünüyor. Gariptir, ama soğuk yüzlü insanları
hiç yakıştıramıyorum eğitimin baş koltuğuna. Eğitim bakanı otoriter
olduğu kadar, güleryüzlü de olmalı. Daha sıcak olmalı kısacası.
Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek. Ben pek olumlu bakamıyorum, kusura bakmayınız.
Not: Bu yazı Memurlar7.net da da yayınlanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder