
Öğretmen adaylarının seçiminden, okul yöneticilerinin atanmasına kadar her şey “iki dudak arasındaki” bir söze bağlı. Aslında, yurtdışındaki örneklere bakıldığında, Vali ve Milli Eğitim Müdürlerinin kararları doğrultusunda eğitim sisteminin şekillendirilmesi mantıklı gibi. Fakat, altyapı ve insan kaynağı yeterli olmayan eğitim sistemimizde bu tür değişimleri kaldıracak enerji mevcut değil.
Siyasal
erklerin eğitim dünyasındaki reformları, ülkemizde hep plansız işliyor nedense.
Yetiştirilmek istenen insan tipi her 10 yılda bir değiştiği için eğitim dünyası
yaz-boz tahtasına dönüyor.
Yeni
taslaktaki en can alıcı konu, bana göre öğretmenlerin geleceğidir. Özellikle
aday öğretmenlerin geleceği görmezden gelinmiştir. 350 bin atanamayan
öğretmenin kaderi bu taslak ile “memur olamama çilesine” dönüşecektir. Artık,
umut tacirliği had safhaya çıkmıştır.
Taslağa
göre, öğretmenler -KPSS ve Alan Sınavı yetmezmiş gibi- adalık süreçlerinin
ardından asil memur olabilmek için yazılı ve sözlü sınava alınacaktır. Aday
öğretmenlik süresinin iki yıla çıkartılması da ayrı bir sorundur. Bu iki yıl
içerisindeki kaderiniz, yöneticilerin “iki dudağı arasına” bırakılmıştır.
Üstelik, asil memurluk için yapılacak sınav ve mülâkatı geçemediğiniz zaman
memurluktan ilişiğiniz kesilerek işsiz bırakılacaksınız. Yani sahibiniz varsa
yolunuz açık, sahipsiz iseniz kapı gösterilecek.
Bir düşünün !
Onca yıl çalıştınız, hazırlandınız.
KPSS, Eğitim Bilimleri Sınavı, Alan
Sınavı çilesi…
Zorluklarla kazandınız sınavı.
Mutlusunuz,
“Öğretmen oldum, bir işim var
artık!” dediniz.
Ama, hayır !
Daha 2 yıllık aday öğretmenliğiniz
sürecek.
Adaylığınızın bitmesi için
karşınızda bir sınav,
Ardından can alıcı mülakat…
Mülâkatı geçemediniz,
Memurlukla ilişiğiniz kesildi,
Onca yıllık çaba, öğrencileriniz,
aile hayatınız, ekonominiz, psikolojiniz tuzla buz oldu bir anda.
Uyanın !
Rüyadasınız !
Siz, hiç memur olmadınız ki !
İşte böyle…
Sonu hayal kırıklığı…
Gençlerimizin,
öğretmenlerimizin geleceğini iki dudak arasına hapsetmek büyük hata. Bu şekilde
umutsuzca çalışacak eğitimcilerin öğrencilerinden nasıl gençler yetişir sizce? Öğretmenlik,
artık özel sektör işçiliğine dönüşmüş. Her gün kapı dışarı edilme korkusuyla
çalışacak, ama yine de verimli olmanız beklenecek. Kadrolu olmanızın bir anlamı
olmayacak ücretli öğretmenle aynı çileyi çekeceksiniz.
Mutsuz
öğretmen, eğitimsiz öğrenciyi, geleceksiz eğitimi doğurur.
O tablet
bilgisayarlara harcanan milyarlarca liraya kaç atanamayan öğretmen iş sahibi
olurdu acaba?
Bunu
düşünmeden edemiyorum.
Sağlıcakla…
Üzeyir KADIOĞLU
www.uzeyirhoca.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder